İyi planlanmış dalışlarda bile, işler bazan ters gidebilir. Dalmaya doyamadığımız mavilikler, arada sırada bize hazırlıklı olmadığımız ve beklenmedik sürprizler hazırlayabilir. Öyle zamanlar olur ki, istemediğimiz halde, emniyet duruşu sürelerini azaltmak veya hiç yapmamak zorunda kalabiliriz. Çeşitli nedenlerden dolayı, dalış yaşamı boyunca her balıkadamın veya dalış eşinin başına gelebilecek bir acil çıkış, en büyük korkumuz olan "Eyvah vurgun mu yedim?" sorusunu aklımıza getirir. Hemen altını önemle çizmeliyim ki, dalış planına veya dalış bilgisayarına kesinlikle uyulan dalışlarda bile (özellikle gün boyunca üst üste yapılan dalışlarda) vurgun tehlikesiyle karşılaşmak olasıdır.
Diyelim ki su yüzeyine acil olarak çıktık? Peki şimdi ne olacak? İlk almamız gereken önlem nedir? Bu soruların cevabını arayacak olan bu yazının bundan sonraki bölümlerinde "Amerikan Donanması" ilgili yayınları ve "Dive New Zealand" adlı derginin Ekim/Kasım 2000 sayısındaki Dr. Lynn Taylor ve Dr. Simon Mitchel imzalı makale kaynak olarak kullanılmıştır.
Öncelikle bilmemiz gereken, vurgun belirtileri gözlenen bir balıkadamın asla suya tekrar girmemesi, dinlendirilerek 0 oksijen verilmesi ve en yakın ilkyardım merkezine ulaştırılması gerektiğidir. Şimdi bu olasılıkları detaylı olarak inceleyelim:
1. Seçenek: Hiçbir şey yapmadan dalgıcı gözle
Prensip olarak, emniyet duruşları herhangi bir nedenden ihmal edilmişse, vurgun olasılığı yüksektir. Ancak emniyet duruşlarına uyulmayan her durumda da vurgun oluşmaz. Nitekim, aynı acil çıkışı yapan dalgıçların bazıları hiç etkilenmediği halde, diğerlerinde veya dalış eşinde belirtiler oluştuğu sıkça karşılaşılan bir durumdur. Gereğinden hızlı veya ani çıkan bir dalgıcı dinlendirmek ve belirtileri gözlemek ilk seçenektir. Gözlem altındaki dalgıca, çapa çektirmek, tüp taşıtmak ve benzeri fiziki güç isteyen işleri asla yaptırmadan, sakince dinlenmesinin temini şarttır. Bu seçenekte ve bunu takip edecek olan diğer üç seçenekte en önemli konu, balıkadamın 24 saat asla dalmamasıdır. Eğer belirtiler ortaya çıkarsa yapılacak şey, en yakın tıbbi yardıma ulaşıncaya kadar dalgıca 0 oksijen vermek, dalgıcın solunumunu gözleyerek kalp atışlarını kaydetmektir.
2. Seçenek: Yeni bir tüple suya girerek, yapılamayan duruşu yapmak
Bilinmelidir ki,vurgun belirtileri gösteren bir dalgıcı suya indirmek asla doğru değildir ve 2 nedenden ötürü bu yöntem tedavi için asla kullanılmamalıdır. Öncelikle tekrar suya girmek zaten var olan belirtileri azaltacağından, teşhis ve tedaviyi yanlış yönlendirebilir. Belirtiler azalabilir ama sonra daha kuvvetli olarak ortaya çıkar. İkinci olarak bazı durumlarda belirtiler suyun altında ilerler ve dalgıç kötüleşerek, potansiyel bir boğulma riski ortaya çıkar. (www.balikadam.net sitesinin eğitim bölümünde, dalgıç boğulmaları ile ilgili istatistik bir çalışma yer almaktadır)
Çeşitli uzmanlar, eğer dalgıç dekompresyon hastalığı belirtisi göstermiyorsa ve yeterli hava rezervi mevcutsa, eksik kalan emniyet duruşlarının tekrarının faydalı olduğunu vurguluyorlar. İnilmesi gereken derinliğin ne olacağı konusunda çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Amerikan Deniz Kuvvetleri standartları yapılamayan emniyet duruşu derinliğinin 9m altına inilerek ve uygun sürelerde 3m lik adımlarla çıkılmasını öngörür. Örneğin dalgıcımız 3m de 6 dakikalık dekompresyonu yapamamış olsun. İnilecek olan derinlik 12m dir. Duruş süreleri ise 12m'de 1.5 dakika (%), 9m'de 2 dakika (% 33), 6m'de 3 dakika (P) ve 3m'de 9 dakika (0) olmalıdır.
Hangi tablo uygulanırsa uygulansın, en fazla 10 dakika içinde dalgıç tekrar suya girmiş olmalıdır. Unutulmaması gereken, nitrojen kabarcıklarının ilk 5 dakika içinde oluştuğudur. Eğer bu seçenek uygulanacaksa, dalgıcın mutlaka başka bir dalgıç eşliğinde dalması ve dalışın mümkünse çapa ipinden yapılması gerekir.
Bu yöntemin avantajı, eğer dalış ilk 10-15 dakika içinde yapılırsa ve dalgıç belirti göstermemişse etkili olmasıdır. Dezavantajı ise, dalış süresinin uzamasına bağlı olarak (özellikle soğuk su dalışlarında) vücutta ısı kaybı oluşması veya herhangi bir nedenle belirtilerin başlayabilmesidir.
3. Seçenek: 0 oksijen vermek
Yüzeye çıkan dalgıca, hiçbir belirti beklemeden yatırarak % oksijen solutmak en çok kullanılan yöntemdir. Avantajı, zahmetsiz olması ve 30 ila 60 dakika uygulandığında oldukça etkili olmasıdır. Dezavantajı ise sadece bir dalgıca uygulanabilmesi ve eğer ikinci bir oksijen yardım takımı yoksa, tekrar ihtiyaç oluştuğunda , eldeki kaynağın belkide gereksiz olarak tüketilmiş olmasıdır.
4. Seçenek: Suyun altında 0 oksijen vermek
Bu yöntem yalnızca gerekli bilgi ve donanıma sahip teknik ve sanayi dalgıç gruplarına uygulanabilir. Asla amatör balıkadamlar tarafından kullanılmamalıdır. Suyun altında alınan 0 oksijen, aynı zamanda oksijen zehirlenmesine yol açabileceğinden, gereken bilgi ve donanıma sahip olmayan balıkadamın boğulmasıyla sonuçlanabilir.
Hangi yöntem tercih edilmelidir:
Hangi yöntemin uygulanacağı konusunda kesin bir reçete veya katı kurallar yoktur. Yapılacak olan seçim, yapılamayan veya eksik yapılan dekompresyon duruşunun derinlik ve süresine göre değişir. Eğer vurgun ihtimali az ise, hiçbir şey yapmadan ve dalgıcı dinlendirerek belirtileri gözlemek ilk yöntem olmalıdır. Eğer belirtiler oluşursa, yüzeyde 0 oksijen vermekten başka yöntem seçilmemelidir. Buna rağmen belirtiler kesilmezse, tıbbi yardıma ulaşmaktan başka çare yoktur.
Hangi yöntem seçilirse seçilsin, dalgıcın dinlenmesi ve 24 saat asla dalmaması ana kuraldır.